Türkler yönleri hep renklerle ifade etmişlerdir. Dolayısıyla denizleri de yönlerine göre renklerle isimlendirmişlerdir.
Şu an Karadeniz’imizden başka bir Karadeniz daha var. Belki bilmiyor olabilirsiniz diye bu Karadeniz’den bahsedeceğim.
Rusya’nın kuzeyinde bulunan Novaya Zemiya adası ile Severnaya Zemyla adaları arasında kalan bölgenin adı Kara Sea (Kara Denizi)dir. Burası Türkçe haritalarda Karadeniz ile karışmaması için Kara Denizi olarak kayıtlıdır. İngilizce haritalarda ise “Kara Sea” olarak belirtilir.
http://www.worldatlas.com/aatlas/infopage/karasea.htm
Bu denizlerimize niçin Karadeniz ve Karadenizi dendiği hakkında da bilgi vermek isterim.
Bildiğiniz üzere, eski Türk kültüründe yönler renklerle adlandırılırdı. Buna göre doğunun rengi gök, batının rengi ak, kuzeyin rengi kara, güneyin rengi ise kızıl idi.
Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu’nun Dede Korkut Oğuznameleri adlı araştırmasına göre miladın ilk yıllarında Kafkasya bölgesine gelip yerleşen Türkler çevrelerindeki denizleri de kültürlerine göre adlandırmışlardır. Dolayısıyla kuzeylerindeki denizi “karşu yatan Karadeniz”, doğudaki gölü Gökçe göl, batıdaki denizi Akdeniz, güneydeki denizi de Kızıldeniz olarak adlandırmışlardır. Bütün dünya da bu bölgedeki yer adlarını ya özgün adıyla ya da bu adların kendi dillerindeki çevirisini kullanmışlardır. Söz gelimi Avrupalılar Akdeniz’e “Mediterranean Sea” diyorlar. Araplar ise Akdeniz adını Arapçaya çevirerek Bahr-i Sefid (Akdeniz) diyorlar. Karadeniz ve Kızıldeniz’i de İngilizce Black Sea ve Red Sea olarak adlandırılıyorlar.
Türklerin yönleri renklerle adlandırması başka milletlere de geçmiştir. Türk kültüründen çok etkilenmiş olan Ruslar da böyledir. Moskova’nın batısındaki Ruslara Belarus (Ak Rus) derler. Malum Rusça’da Bela-Belaya beyaz, ak anlamına gelir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 30 Ağustos 1922'de sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin ardından, 1 Eylül 1922'de orduya Büyük Taarruz için Türk ulusunun kaderini değiştiren “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!” emrini verir. Ordularımız Antalya’ya doğru değil İzmir’e, yani batıya doğru gider. Bu da o zaman dahi “ak” sözcüğünün “batı” anlamının yaygın olarak bilindiğini göstermektedir.
Kara, kızıl, ak, gök adlarının yön anlamlarını şimdi unutmuş olmakla birlikte kuzeyden esen yele “kara yel” diyoruz, ama niçin kara yel olduğunu dahi bilmiyoruz.
Ne kadar köklü bir tarihe ve dile sahip olduğumuzu, dünya küresinin hemen her yerinde tarihsel izlerimiz olduğunu unutmayalım. Büyük Türk Milletinin mensubu olmakla gurur duyalım. Bizi aşağılamaya kalkan ve kendimize karşı güvensizlik oluşturmaya kalkanlara karşı yapacağımız en iyi cevap tarihimiz araştırmak, okumak ve anlatmaktır.
YORUMLAR