dini sohbetler sohbet elektronik sigara islami sohbetler islami sohbet baskılı poşet baskılı poşet emlak seviye 5 su böreği sipariş galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı dijital pazarlama ajansı
Ülkesinin sınırlarını fazla bulan bir siyasi parti olur mu?
MÜSTAFİ AMİRAL DOÇ. DR CİHAT YAYCI

MÜSTAFİ AMİRAL DOÇ. DR CİHAT YAYCI

Ülkesinin sınırlarını fazla bulan bir siyasi parti olur mu?

26 Aralık 2022 - 09:27 - Güncelleme: 26 Aralık 2022 - 09:34

Ülkesinin sınırlarını fazla bulan bir siyasi parti olur mu?


Geçtiğimiz hafta HDP'nin vekili Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki HDP heyeti bir forum nedeniyle Hafter kontrolündeki Bingazi’ye gitti.

HDP heyeti 19 Aralık 2022’de Hafter'in El-Mustakbel Partisi'nin Başkanı Dr. Abdulhadi El Huvej ile bir araya geldi. Hafter kontrolündeki Bingazi'de ortak konferansta yayımladıkları ortak bildiride HDP’nin vekili "özellikle deniz anlaşmasını kabul etmiyoruz" demiştir.

HDP’lilerin “Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanları sınırlandırma antlaşmasını yani münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlarının belirlenmesi anlaşmasını reddettiklerine” dair söylemleri Atina’nın söylemleri ile aynıdır.


Zira Atina’nın bu söylemleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin egemenlik haklarına bir saygısızlık olduğu gibi, milli hak ve menfaatlerimize de bir saldırıdır.

O vakit HDP’lilerin, hem de yurt dışında sarf edilen, bu sözlerinin ne anlama geldiği çok açıktır.

HDP’li vekile ve bu duruşun arkasında duranlara şunu sormamız gerekir: “Yalnızca Yunanistan’ın haksız ve hukuksuz duruşuna karşı Türkiye ve Libya’nın haklarını savunan, hakkaniyete ve uluslararası hukuka uygun şekilde çizilmiş olan bu deniz anlaşması sizi niçin rahatsız etmektedir?”

“ÜLKEMİZİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNE” SALDIRIDIR


Libya ile imzaladığımız MEB anlaşması Türkiye’nin ekonomik ülkesinin deniz sınırlarını belirlemiş, bu sınırlarda hem TBMM’de kabul edilmiş hem de Birleşmiş Milletler'e (BM) kaydettirilmiştir.

Yani reddettikleri bir anlaşmadan öte Türkiye’nin sınırlarıdır. Zira kara sınırı ne ise deniz sınırı da odur.

TBMM’de temsil edilen bu parti açıkça Türkiye’nin ekonomik ülke sınırlarını kabul etmemekte ve üstelik yurt dışında şikâyet etmektedir.

Bu söylem alenen “ülkemizin bölünmez bütünlüğüne” bir saldırı ve karşı çıkıştır. Bunun hukuken bir cevabı olması gerektir!  İlgili hukuk makamlarına hatırlatmak isterim; “deniz sınırının kara sınırından farkı yoktur!" Konuya bu açıdan bakınız lütfen.


Cehalet her zaman tehlikelidir. HDP eğer konuyu bilmeden bu açıklamayı yaptıysa özür dilemelidir. Fakat eğer konunun idrakinde olarak, kasıtlı şekilde MAVİ VATAN sınırlarına karşı çıktıysa, kendi ülkesine düşman bir duruş ile karşı karşıyayız demektir.

MAVİ VATAN Türkiye Cumhuriyeti ekonomik ülkesinin bir parçasıdır!”

Bu sözlerin bilinçsizce söylenmiş sözler olması tabiatıyla hayatın olağan akışına aykırı görünmektedir. HDP bu cesareti kimden alıyor bilmiyorum, ancak bu görmezden gelinecek bir durum asla değildir.

Hiçbir gelişmiş dünya demokrasisinde meşru bir siyasi parti ülkesinin sınırlarını tartışmaya açmaz, açamaz. Ülke sınırlarımız varoluş temellerimizdir.

ABD’de, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, Hollanda’da, İsrail’de, İtalya’da bir parti tarafından ülke sınırlarının bu şekilde kabul edilmemesine, yurt dışında şikâyet edilmesine rastlanılmamış, rastlansa dahi hoş görüldüğüne şahit olunmamıştır.

Yunanistan’da bir partinin veya temsilcilerinin çıkıp da  “bizim ekonomik ülke sınırlarımızı genişleten antlaşmayı kabul etmiyoruz” diyebileceğini hayal dahi edemezsiniz! Tartışılan konular ülkelerin sınırlarının, etki alanlarının daha ne kadar ve nasıl artırılabileceği üzerinedir.

MEB ANLAŞMASI HEM TÜRKİYE HEM DE LİBYA’YA DENİZ ALANI KAZANDIRMIŞTIR

Türkiye, Libya ile imzaladığı MEB antlaşması ile Doğu Akdeniz’deki 189.000 km2’lik MAVİ VATAN parçasının batı sınırını belirlemiştir. Bir başka deyişle, Türkiye’nin kara ülkesi yüz ölçümünün 783.562 km² olduğu dikkate alındığında, ekonomik ülkemizin yüz ölçümü bu antlaşma ile yüzde 25 artmıştır.

Libya ile Türkiye arasında yapılan anlaşma, Yunanistan’ın Libya’ya dayattığı sınıra nazaran, Libya’ya da 40 bin kilometrekarelik münhasır ekonomik alan kazandırdı. Libya’nın kazandığı bu 40.000 km2’lik deniz alanında dünyanın en zengin petrol ve doğal gaz yatakları bulunduğu söyleniyor.

Yunanistan ve müttefiki emperyalist güçler, bu antlaşma ile Libya’ya kazandırılan trilyonlarca dolarlık enerji kaynağına sahip deniz sahasını gasp etmeye çalışırken, Libya halkına da “Türkiye sizin zor durumunuzdan faydalanarak, deniz alanlarınızı bu antlaşma ile çaldı”  diyerek inanılmaz bir kara ve kirli propaganda yapmaktadırlar.

Libya’nın bu antlaşma ile elde ettiği kazanımların yanısıra, Yunanistan’ın bu kazanımları Libya’nın elinden almak istediği de hem Libya hem de Türk halkına anlatılmalıdır.

Şahsen bu gerçeklerinin ve her iki devletin bu antlaşmadan kazanımlarının bırakınız Libya halkını, Türk halkı tarafından dahi yeterince bilinmediğini, farkında olunmadığını gözlemliyorum.

Türkiye’nin bu noktada çok ciddi bir kamu diplomasisi eksikliği vardır. Bu eksikliğin derhal giderilmesi ve gerekli kamu diplomasisi atılımlarında acilen bulunulması hak ve menfaatlerimiz açısından elzem görünmektedir.

HDP’NİN SÖYLEMİ ATİNA İLE YÜZDE YÜZ AYNIDIR.

Bugün Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Antlaşmasına karşı çıkan ve iptalini isteyen, bu maksatla kampanyalar yapan Yunanistan ile Yunan destekçisi ve Türkiye düşmanı FETÖ’dür. Şimdi gördüğümüz kadarı ile Yunanistan ve FETÖ’ye HDP de eklenmiştir.

Bu üçlü arasında ciddi bir iş birliği olduğu da bir kez daha görülmüştür.

HDP heyetinin Bingazi’de yaptığı bu açıklama göz ardı edilemez, üstü örtülemez, unutulamaz, affedilemez!

İŞTE VATANPERVERLİK TURNUSOL KÂĞIDI TESTİ!

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ihanete sessiz kalınamaz. Libya-Türkiye MEB antlaşması Türkiye’nin hak ve menfaatleri açısından son derece önemlidir. Milli politikamızın ve MAVİ VATAN ’ın temel unsurlarından biridir. Türkiye’de iktidar, muhalefet fark etmeksizin MAVİ VATAN sınırlarımıza yapılan bu saldırıya tepki göstermelidir.

Ayrıca MAVİ VATAN’ı savunan her kesim ve her kişinin ciddi ve sesli olarak tepkisini bekliyorum. Siyasi beklentileri nedeniyle ses çıkarmayanlar da MAVİ VATAN’a yapılan bu saldırıya ortak olurlar.

Bunlardan Türkiye’ye fayda bekleyenler buna ne tepki gösterecek acaba?

Susmak gaflet olur. Susanları tarih affetmez.

Bu çirkin, kabul edilemez, sindirilemez, unutulamaz, affedilemez pervasız saldırıya karşı tepki verip vermemek bir nevi “vatanperverlik turnusol kâğıdı testine” dönüşmüştür.

Takdir sizindir…

Son Yazılar